İtalya – La Dolce Vita

İtalya; ilk defa yurt dışına çıkacak bir çok kişinin ilk tercih ettiği ülke desek yanılmış olmayız herhalde. Eğer siz de daha önce hiç yurt dışına çıkmadıysanız tek yapmanız gereken İtalya için bir uçak bileti almak. İnanın gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Bu yazıda sizinle ilk defa nasıl yurt dışı seyahati yapmayı planladığımızı ve gezdiğimiz yerleri kendi bakış açımızdan ayrıntılı olarak anlatmaya çalışacağız ki siz de ilk defa bu topraklara ayak bastığınızda, bu yazıda okuduklarınızla karşılaşıp yabancılık çekmeyin.

Bizim de seyahat planımız uçak biletimizi almakla başladı, pasaportumuzu bile daha sonra aldık. Sonra vize işlemleri derken, seyahat günü geldi çattı bile. İlk yurt dışı seyahatimizin sorunsuz şekilde sonlanmasının sebebi, gitmeden planlamamızı yapmış olmamız ve kendimizi ifade edecek kadar dil (İngilizce) bilmemiz diyebiliriz. Bu seyahatte Roma gidiş-dönüş olmak üzere 7 gece 8 günde toplamda 5 şehir gezdik. Gitmeden önce otel rezervasyonlarımızı yaptık ve şehirler arası tren biletlerimizi de aldık. Rezervasyonlarımız için http://www.booking.com, tren biletlerimizi almak için https://www.trenitalia.com sitelerinden faydalandık. Böylece adım adım bir seyahat planımız oldu. Şimdi tek yapmamız gereken sırayla bu adımları gerçekleştirmekti.

1.Gün: Roma

Sabah 7:30 gibi Roma-Fuimicino Havaalanına indik. Her ülkede olduğu gibi İtalya ‘da da şehir merkezine ulaşmak için bir çok seçenek var. İster havaalanı-şehir merkezi arası çalışan otobüsleri, ister treni, isterseniz de bir kaç kişi birleşip taksiyi tercih edin, şehir merkezine kolayca ulaşacaksınız. Eğer tercihiniz otobüs olursa daha uygun fiyata (4€), 50  dakikada yine Termini’ye ulaşmanız mümkün. Biz havaalanında bulunan Trenitalia otomatlarından tanesi 14 euroya, Leonardo Express biletlerimizi aldık, böylece hiç beklemeden hızlıca Termini’ye ulaştık. Burada bir detay vermemiz gerekiyor, otomatlardan alınan tren biletlerini trene binmeden hemen istasyonda bulunan cihazlardan valide etmeniz gerekiyor, ancak web sitesinden satın aldığınız biletlerin çıktısını aldığınızda üzerinde karekod olduğunu göreceksiniz, bu çıktı şeklindeki biletlerinize validasyon yapmanıza gerek yok. Trene bindiğinizde bu çıktıları kontrol ediyorlar. Çıktı almak istemiyorsanız tıpkı uçak biletlerinde olduğu gibi cep telefonunuza da indirebilirsiniz bunları.

Yürümeye Başladık

Termini önü, Papa heykeli

Roma’yı bugün tam olarak gezmeyeceğiz, akşam Napoli’ye gideceğimiz için biraz çevreye göz atalım istedik. Telefonumuza indirdiğimiz harita sayesinde gitmek istediğimiz noktaya kolayca ulaşabildik. Termini’de “Tourist İnformation” noktalarından ücretsiz olarak içinde metro haritası da olan şehir haritası edinebilirsiniz, zaten gezilmesi gereken en turistik noktalar da bu haritalarda işaretlenmiş oluyor. Çantalarınızı taşımak istemezseniz Termini’nin içinde gayet güvenilir bir emanetçi mevcut, ilk 5 saati 6€’dan çantalarınızı buraya bırakabilirsiniz. Hemen yürüyüşe başladık, zaten İtalya ‘da 8 gün boyunca en çok yaptığımız şey yürümek oldu, şehrin tadı da en çok böyle çıkıyor. En rahat ayakkabılarınızı giyin, günde 20 bin adım garanti! Karnımız acıktığı için yol üstünde denk geldiğimiz bir yere giriyoruz hemen, 2 sandviç ve 1,5 litrelik suya 10€ ödeyip çıkıyoruz. Sokaklardan birinin ucunda tüm heybetiyle Collesium görünüyor, hayran hayran bakıp geçiyoruz, çünkü Roma’ya döndüğümüzde zaten içine girip gezeceğiz.

Napoli’ye Gidiş

Elimizde harita ile sokakların tadını çıkarıp, Napoli’ye gidiş için Termini’ye dönüyoruz. İstasyona girdiğinizde ekrandan kendi biletinizde yer alan tren numarası ile, treninizin hangi platformdan kalkacağına mutlaka bakın, yanlış yerde beklerseniz treni kaçırabilirsiniz, yine trene binerken biletinizde yer alan coach (vagon) numaranıza göre binmeniz gerek, yani hangi vagonda ve hangi koltukta oturacağınız belli.

 

Trenin içinden bir görüntü

Yaklaşık 2 saat süren bir yolculuk ile Napoliye vardık, otelimiz Napoli Centrale’ye yani merkez tren istasyonuna yürüme mesafesinde, buralar İstanbul’daki Aksaray’ı andıran, pek tekin durmayan tiplerin, bolca göçmen sokak satıcılarının olduğu, temiz avrupa kenti görüntüsünden oldukça uzak yerler ama siz kimseye bulaşmadan kendinizden emin bir şekilde gideceğiniz yeri bulursanız sorun yaşayacağınızı sanmam. İstasyona yakın olmak hem avantaj hem dezavantaj, genelde tüm şehirlerde istasyonun olduğu kısımlar turistler tarafından çok tercih edilse de pek nezih yerler değiller. Yine de kaldığımız otelden biz memnun kaldık, oldukça uygun fiyatlıydı. Kahvaltı dahil, 2 gece 2 kişi 98 € ödedik. İsteyenler kaldığımız otel için buraya tıklayabilir.

Otel kahvaltımız
Tren manzaramız

2. Gün: Napoli

İtalya ‘nın bir başka şehri olan Napoli gezimize, buraya geliş amacımız olan Pompei ile başlıyoruz. Merkez tren istasyonunda (Garibaldi) hemen alt kata inip, Circumvesuviana banliyö hattına ulaşmak için tabelalarını takip edin, böylece Pompei’ye giden trene ulaşacaksınız, girişteki gişeden biletinizi alabilirsiniz, yaklaşık 40 dakika süren yolculuk sonunda Pompei durağında inip, yürümeye başlıyoruz. Bu yol üzerinde bir çok tur şirketi size Pompei turu satmaya çalışacaktır. Biz tercih etmedik ancak, daha ayrıntılı bir gezi ve rehberlik hizmeti isteyenler tur satın alabilir. Yine yol üstünde vitrinindeki tatlılara hayran kalıp girdiğimiz ve sonradan çok meşhur olduğunu öğrendiğimiz “De Vivo Pasticceria dal 1955” adlı pastaneden tatlı ve dondurma yemeden dönmeyin.

Pompei Antik Kentine Giriş

Pompei Antik Kenti giriş ücreti olarak kişi başı 13 € ödeyip, içeri giriyoruz, oldukça geniş bir alanı kaplayan bu şehri, Mayıs ayında gittiğimiz için güneş altında yine bolca yürüyerek gezdik. Yanınıza su mataralarınızı almayı unutmayın, antik kent içerisindeki çeşmelerden doldurup içebilirsiniz,  böylece suya para vermemiş olursunuz. Acıkırsanız yine alanın içerisinde yer alan restoranda bir şeyler atıştırabilirsiniz, çünkü burayı gezmek bayağı bir vaktinizi alacak. Büyülenmiş bir şekilde Pompei gezimizin sonuna geldik ve geldiğimiz yoldan Napoli’ye döndük.

Taşlaşmış bir çocuk

Pompei

 

 

Pompei Antik Kenti

Napoli denince akla şüphesiz ki pizzaları geliyor. Napoli’ de nerede pizza yediysek beğendik, ancak en meşhur yeri L’antica Pizzeria da Michele, kapısının önü öyle kalabalıktı ki, o kadar  beklemeyi göze almadık ve biz pizzamızı Trianon’da yedik ki gerçekten çok iyiydi, fiyatlar da gayet uygun 4-8 euro arasında değişiyor çeşide göre.

Biraz da Napoli sokaklarında gezdik, sahile inip deniz kenarında yürüyüş yapabileceğiniz bir şehir Napoli, Castel Nuovo diye bir kalesi var, oradan başladık yürümeye denize doğru. Sonra Toledo diye geçen bölgeye çevirdik yönümüzü, Toledo iki tarafında büyük mağazaların yer aldığı, alışveriş yapabileceğiniz bizim İstiklal Caddesini andıran bir yer. Metroyla da Toledoya ulaşmak mümkün, bu caddede yürürken sağımızdaki solumuzdaki küçük sokaklar çok farklıydı gerçekten, yürümesi keyifli bir yerdi. Yine buraya yürürken Milano’dakine çok benzer, cam tavanlı kapalı çarşıya geldiğimizi farkediyoruz. Galeri Umberto, içerisinde bir kaç mağazanın ve cafenin olduğu görkemli bir yapı, içini çabucak gezip çıkıyoruz. Böylece Napoli’deki son gecemizi geçirmek için otelimize dönme vakti gelmiş oluyor.

Galleria Umberto

Castel Nuovo

3. Gün: Pisa

Sabah erken saatte trenle, İtalya için hepimizin ilk aklına gelen Pisa’ya doğru yola çıkıyoruz, yolculuğumuz yaklaşık 5 saat sürüyor. Trenler gayet konforlu olduğu için, keyifle geçiyor zaman ve Pisa Centrale istasyonuna varıyoruz. Çantalarımızı 8€ karşılığında emanete bırakıp, doğruca şehri keşfe çıkıyoruz. Pisa oldukça küçük bir şehir ve en meşhur yapılarının ve Pisa Kulesi’nin de yer aldığı Mucizeler Meydanı alanı var. Bu alanda cafeler, dondurmacılar, restoranlar olduğu için vaktimizin çoğunu burada geçiriyoruz. Alanın büyük kısmı çimlerle kaplı, siz de burada çimlerde keyifli zaman geçirip bol bol fotoğraf çekilebilirsiniz. Kuleye çıkılabiliyor ancak biz hem çok sıra olduğu için hem de fiyatını fazla bulduğumuz için (16 €) çıkmayı tercih etmedik. Pisa’da konaklamayıp, sokaklarda kaybolarak, yine yürüye yürüye Pisa Centrale’ye geri döndük ve Floransa’ya giden trenimize binip Pisa’ya veda ettik. Bir sonraki yazıda Floransa’da kaldığımız yerden devam…

 

Arno Nehri
Mucizeler Meydanı
Pisa Kulesi

Paylaş :
Subscribe
Bildir
7 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
ali veli
5 yıl önce

1 günde Roma’yı gezdiyseniz (ki imkansız) 3 günde dünya turu yapabilirsiniz.

Alican
Reply to  ali veli
5 yıl önce

Çünkü Roma Dünyanın 3’te biri büyüklüğünde. Tebrik ederim.

Ahmet Çolak
5 yıl önce

Çok güzel yazı olmuş ancak umarım en kısa sürede devamı gelir. Roma’yı merak ediyorum.

Mesut
5 yıl önce

Beğendim çok açıklayıcı bir yazı olmuş. Devamı ne zaman gelecek ?

Gözde
5 yıl önce

Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık. Yazılarınızın devamını bekliyoruz 🙂

Canan Çolakoğlu
5 yıl önce

Roma’yı transit geçiş için kullandık sadece şöyle bir nerede ne var diye baktık ilk gün, geri döndüğümüzde daha rahat gezelim diye, Roma’yı değil bir güne 3 güne de sığdıramadık diye, Mayıs’ta tekrar gidiyoruz.. Yazının devamını yakında yazacağım, Floransa, Venedik ve Roma olacak bu yazıda, ilginize teşekkürler..